HUZURLA UYU


  10 şubat 2022, hayatımın belki de en uzun geçen gündüzünden sonra 1000k hesabıma ''geçti, dindi acıların huzurla uyu şimdi'' diye not düşmüştüm. Bugün size yazmakta en çok zorlandığım üzerinden bir yıldan fazla zaman geçen bir güzel insanı anlatacağım.

 Dokuz yaşında kanserle tanışmış hayatının büyük çoğunluğunda yaşam savaşı veren Elif... Yaşamak için cebelleştiği hayatının son birkaç yılında tanıştık. Yeni çalışmaya başladığım kliniğe yatışı yapıldığı ilk günden itibaren biraz yorgun olsa da umudunu son ana kadar korudu. Tamam bu sefer bitti dediğimiz noktada yeniden nüksetti kanser, olur üzülme bu ilk değil yine geçer dedi bana, ama geçmedi... Son demde aldığı bütün kemoterapileri ben taktım, her gün görüştük konuştuk, bu savaşın galibi olacağına yürekten inanmıştım. Otuz üç yaşında artık çok yoruldum dediği bir günün sabahında hayata gözlerini yumdu... 

 Hayatımda ilk defa işimi yaparken bu kadar zorlandığımı hatırlıyorum... Geçti, dindi acıların, huzurla uyu şimdi. Bu dizenin ağırlığı yaşadığım bir günün özeti aslında. Hepimizin içini yoklayan ölüm korkusu, sevdiğini kaybetme, sonsuzluk belkide yalnızlık yanı başımızda. Ben zor bir klinikte çalışıyordum, her gün gözümün önünde azar azar eriyen birçok insana bir çok cana şahit oldum. Kimi yaşlı, kimi genç, bazen onlar için kurtuluştu bu diyorum ama çoğu zaman bana bakan o ışıl ışıl gözleri es geçemiyorum. Son ana kadar hayata tutunma uğraşı verenlerin arasında, sonucu bilsem dahi, umudumu diri tutmaya çalışıyorum. Günün sonunda bir hasta yakınına sarılırken, birinin elini tutarken buluyorum kendimi. Hastayı morga indirirlerken aklımdan konuşmalarımız, şakalaşmalarımız geçiyor. onların gözlerini kapatırken tekrarlıyorum, ''Geçti, dindi acıların huzurla uyu şimdi'' Böyle bir günün sonunda eve dönerken radyoda taksim trio gözüm şarkısı çalıyor. Yol boyu aklımdan çıkmıyor, o gün yemek yiyemiyorum, bazen uyuyamıyorum, anneme babama sarılırken söylediğin o cümleyi hatırlıyorum. ''Allahım ne olur anneme babama evlat acısı yaşatma...'' hangisi beni daha çok üzüyor bilmiyorum. 

 Kinimiz, nefretimiz, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayışımız, nasılda birkaç saniyede yok oluveriyor. Asıl olması gereken ne acaba bunu soruyorum sürekli kendime, her gün biraz daha umutlu olmaya çalışıyorum, çünkü hala yaşıyorum ve bir şeyler hala değişebilir. 

 Kimsin, neredesin bu yazdıklarımı hangi duygularla okuyorsun, sana neler hissettiriyor bilmiyorum ama hala bir şansın var, umudunu kıran, seni üzen ne varsa derin bir nefes al ve yeniden başla. Ömer Hayyam'ın aldığın her nefesin kıymetini bil, ot değilsin yeniden bitmezsin dizesi şimdilerde daha değerli geliyor. Zaman geçiyor sevgili okur, hala yaşama, bir şeyleri değiştirebilme şansın varken erteleme.. 

 Aradan bunca zaman geçtikten sonra satırlara dökebildim hissettiklerimi. Çoğu zaman koştur koştur çalıştığımız yerden bir fotoğraf bıraktım, Biliyorum hepimiz yorgunuz, hepimiz telaşlıyız bu demlerde ama ne diyoruz ruhumuzla ilişkimizi kaybetmeme,  daha güzel yarınlara uyanma dileğiyle HOŞÇA KALIN...

Yorumlar

  1. Zor bir gece geçiriyorum, donuk, hissiz, tuhaf bir gece. Ve bu gecede okudum yazınızı, biraz olsun iyi geldi. Her zaman kendime söylediğim şeyleri siz cümlelere dökmüşsunuz. Hayat can sıkmaya değecek kadar uzun değil. (Naif duruşlu kız)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kötü, en karanlık gecenin de bir sabahı var. Tohum filizlenmek için önce toprağa gömülür sonrasında aydınlığa kavuşur. Ruhunuzun huzur bulması ve aydınlığa ulaşması dileğiyle. Umut hiç bitmez.

      Sil
  2. umut her zaman var demişsiniz ama ben çok yoruldum, olan umudumu da göremiyorum artık derin bir nefes alın alın demişsiniz kimsesiz olduğum bu dünya da bir nefeslik ömrün ne önemi var ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kimsesiz hiç kimse yok her kimsenin var kimsesi.
      Kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler kimsesi" En çok daraldığınız yerde bunu anımsayın ve yüreğinize inşirah olsun.

      Sil
  3. genelde umuttan bahsediyorsun yazılarında, sen bu kadar umut dolu musun? yoksa sadece polyannacılık mı yapıyorsun.

    YanıtlaSil
  4. Umut etmeyi ögreniyorum, kısacık ömrümü felaket senaryoları yazarak geçiremem elbette. Umutlu oldukça ruhum yorulmuyor. Size de tavsiye de ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder