Herkese merhaba bu yazımda çizgili pijamalı çocuğu konuşalım istedim, çocuk kategorisinde yer alan bir kitap gibi görünse de duygusal yükü fazla olduğundan çocuklar için uygun olmadığını düşünenlerdenim. Kitabımızın yazarı John Boyne 1971 İrlanda, Dublin doğumlu, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu, ayrıca aldığı dersler ve çalışmaları sayesinde Curtis Brown ödülüne de layık görülmüş. Bu sayımızda konuşacağımız çizgili pijamalı çocuk yazar tarfından 2006 yılında kaleme alınmış, uzun süre çok satanlar listesinde yerini korumuş ve 46 farklı dile çevrilmiştir. Ayrıca kitap filme uyarlanmış ve birçok dalda ödüle aday gösterilmiştir.
Kitaba dönecek olursak babasının görevi nedeniyle
taşınmak zorunda kalan ailenin kaşif oğlu Bruno evde çok sıkılır penceresinden
çitin gerisinde kalan kalabalığın çok eğlendiğini düşünür ve onlara katılmak
için tel örgülere yürürken bulur kendini. Önce bir noktaya benzeyen yaklaştıkça
oturan bir çocuk olduğunu fark ettiği, çitin diğer tarafında asla birlikte oynayamayacağı
ama konuşabileceği arkadaşı Shmuel ile tanışır. Daha önce hiç o çitlerin
dışında görmediği arkadaşını bir gün kendi evinde görür… Hikayenin bundan
sonraki kısmında 9 yaşlarındaki Bruno ve Smuel’in gözünden Nazi kamplarına
bakıyoruz. Hangi insanların çizgili pijama hangi insanların üniforma giyeceğine
kimin karar verdiğini onlarla birlikte sorgularken buluyoruz kendimizi.
Çocukların masum dünyalarında tel örgülerin yeri olmadığını görüyoruz, Onlar
anlatırken insanlar o odada uyuyor diyorlar ama biz bir daha uyanmayacaklarını
biliyoruz…
Kitaptan derlediğim birkaç alıntıyla devam edelim;
“Düşünme lüksüne sahip değiliz, bazı insanlar bizim
adımıza bütün kararları veriyor.” (sayfa 16)
“Bir ev; sokak, şehir ya da tuğla ve harç gibi yapay
şeyler değildir. Ev insanın ailesinin olduğu yerdir.” (sayfa 46)
“Yemeğe ihtiyaç duymanın ne demek olduğunu bilemezsin.
Hiç aç kalmadın, değil mi? (sayfa 57)
“Eğer bana sorarsanız hepimiz aynı gemideyiz ve gemi
su alıyor.” (sayfa 58)
“Ama sadece kimsenin konuşmadığında oluşan normal bir
sessizlik değildi, çok gürültülü bir sessizlik gibiydi.” (sayfa 81)
“Acıyor mu? Dedi Bruno.
Artık hiçbir şey hissetmiyorum. Dedi Shmuel.”
“Doğru kostümü giyersen; kendini, rolünü yaptığın kişi
gibi hissedersin.” (sayfa 189)
15 Nisan 1934’te iki çocuk gelir dünyaya, biri Alman
olarak doğar öteki Yahudi olarak, umutları da aynıdır ölümleri de…
Yorumlar
Yorum Gönder